Yargıtay Ceza Genel Kurulu, herhangi bir suç nedeniyle yapılan dinlemenin, “tesadüfen” ortaya çıkan başka bir suç için de delil olabileceği yönündeki kararının gerekçesini açıkladı. Gerekçeli kararda, delil elde etmeye ilişkin her hukuka aykırılığın o delilin yargılamada kullanılmasına engel oluşturmayacağı, “hak ihlalinin olmaması ve adil yargılanma ilkesinin çiğnenmemesi halinde” bu tür dinlemelerin de delil olabileceği vurgulandı…
DELİL TARTIŞMASI
Kararda, “Eğer ihlal edilen kural bir hak ihlaline neden olmuyor ve adil yargılama ilkesi zedelenmiyorsa, o delilin yargılamada değerlendirilemeyeceğinden bahsedilemeyecektir” denildi.
Ceza Genel Kurulu’nun kararına konu yargı süreci şu şekilde gerçekleşmişti: Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesi (ACM), 8 sanığı ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, örgüte üye olmak ve örgüt faaliyeti çerçevesinde uyuşturucu ticareti yapmak’ suçlarından mahkum etti.
Ancak, Yargıtay 10. Ceza Dairesi yerel mahkemenin bu kararını bozdu. Daire’nin bozma kararında “sanıklar hakkında ‘uyuşturucu ticaretiyapma’ suçu nedeniyle dinlenen telefon görüşmeleri ancak bu suç yönünden delil olarak kullanılabilir. ‘Örgüt kurma veya örgüte üye olma’ suçları yönünden dinleme kararı bulunmadığından, telefon konuşmaları bu suçlarda delil olarak kullanılmaz. Bunlar hukuka aykırı delillerdir” denildi.
HUKUKA UYGUN OLMALI AMA…
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Daire’nin bozma kararına itiraz etti. Ceza Genel Kurulu, itirazın kabulüne karar vererek dosyanın Daire’ye gönderilmesine karar verdi. Bu kararı ‘Yargıtay dinleme alanını genişletti” yorumlarına neden olan Yargıtay Genel Kurul’un kararının gerekçesi belli oldu.
Gerekçeli kararda şu tespitlere yer verildi: “Tüm deliller kanunda gösterilen şekilde hukuka uygun olarak elde edilmelidir. Ancak delil elde etmeye ilişkin her hukuka aykırılık o delilin yargılamada kullanılmasına engel oluşturmaz. Eğer ihlal edilen kural bir hak ihlaline neden olmuyor ve adil yargılama ilkesi zedelenmiyorsa, o delilin yargılamada değerlendirilemeyeceğinden bahsedilemeyecektir.
Örneğin; usulüne göre alınmış arama kararına istinaden herhangi bir hak ihlaline neden olmadan yapılan arama sonunda ele geçirilen delilerin, sadece arama sırasında bulunması gereken kişilerin orada bulundurulmaması suretiyle şekle aykırı hareket edildiğinden bahisle mahkumiyet hükmüne esas alınmayacağı kabul edilmeyecektir.”
Hukuka aykırı olsa bile…
Yargıtay’ın gerekçeli kararında, yargılamanın sonunda, yapılan işlemlerin bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiğine vurgu yapılarak şöyle denildi:
“Muhakeme neticesinde, hukuka uygun veya aykırı yöntemlerle elde edilen deliller kullanılarak verilen hüküm, Anayasa’nın 36. maddesinde gösterildiği biçimde “adil” ise bir delil hukuka aykırı bir yöntemle elde edilmiş olsa dahi kullanılabilmelidir.”
Sanıkların suç işlemek amacıyla kurulan örgütün yöneticisi mi yoksa üyesi mi olduğu ancak yargılamanın sonunda belli olacağından, bu delillerin bir kısım sanıklar hakkında ‘suç işlemek amacıyla kurulmuş olan örgüte üye olmak’ suçundan kurulan hükme esas almalarında da bir isabetsizlik bulunmamaktadır.” Haber Kaynağı: GÖKHAN ÖZDAĞ – BUGÜN GAZETESİ 22.06.2014
P O P Ü L E R H U K U K
“Hukuk’un hakkını veren sayfa”
https://www.facebook.com/populerhukukcu